22 Temmuz 2010 Perşembe

Gözler,Vicdanlar,Hesaplar ve Hesaplaşmalar

12 Eylülde asılanlar için göz yaşları döken bir başbakanımız olduğu için sevinmeliyiz elbette.Deniz Gezmiş ve arkadaşları asılırken 3'e 3 diyecek kadar insanlığını kaybetmiş bir sağ politik zihniyetten, muhafazakar demokrat ve idam edilenler için kürsülerden gözyaşı döken bir başbakana evrilen Türkiye profili elbette içaçıcı.

Ama...

Vicdanı olan herkes 12 eylülde idam edilen bazı isimlerin hiçbir hukuki temele dayanmadan,tamamen ideolojik sebeplerle asıldığını görecektir ve bu tablo herkesi ağlatmaya yetecek vahim bir tablodur.

Başbakan da bu tablo karşısında herkesin vermesi gereken bir tepki vermiştir.Ama 12 eylül 2010'u bir hesaplaşma olarak gören ve bunun için her yolu mübah sayan bu fitneyi lanetliyorum.12 eylüler,12 martlar,27 mayıslar için ağlamalı ve hesaplaşmalıyız ama bu hesaplaşmayı 12 Eylücülerin yargılanmayacağını bile bile gözyaşları için mektuplar okuyarak yapmak en hafif deyişle fitneciliktir.

Kürsülerden referandum için kitleleri ajite eden konuşmalar yapan ama şehit cenazelerinde taktığı güneş gözlükleriyle gözlerini,kalbini,vicdanını objektiflerden saklayan bir başbakanımız var.

Tam da bu yüzden bu ülkenin adını dahi bilmediğimiz bir yerinde şehit düşen vatan evlatlarının cenazelerinde siyah camlarla vicdanını saklamaya çalışan bir başbakanın döktüğü gözyaşları fikren aldatıcıdır ve ne yazık ki gördüğüyle yetinen biz zavallılar için de siyaset kurdu sayın başbakan çok insani bir fotoğraf bırakmıştır zihinlerimize.

Filistinli çocuklar için gözyaşları döküp,Nazım şiirleri okuyan Emine Erdoğan'dan da benzer bir hassasiyeti bu ülkenin evlatları için görmek istiyoruz.

Bir yandan Hrant için vicdani sorumluluğun gereği olarak milyonlarla birlikte sokağa dökülüp, diğer yandan da "her gün nasıl olsa 3-5 asker şehit oluyor ve bu şehitler de TSK'nın hükümeti devirmek için feda ettiği piyonlar" diyecek kadar alçalan hatta alçalmaktan da öte hayvanlaşan neoliberallerin kameralara tükürüklerini saçarak yaptıkları demokrasi nutuklarına da aldanmayın çünkü onların şehit cenazelerine gidip gösterecek sahte bir vicdanları dahi yok.

12 eylüle methiyeler düzüp, şimdi demokrat olan nazlı ılıcak gibilerin,hükümete akıl verdiği bir ülke sandıktan ne çıkarsa çıksın hiç bir anlam ifade etmeyecek çünkü bu toplum aklıyla düşünmekten çoktan vazgeçmiştir.

12 Eylül darbesiyle başlayan dönüşümde geldiğimiz bu noktada hesaplaşma kaçınılamayacak bir gereklilik halini almıştır.

Bundan dolayı Başbakana tavsiyemiz Cumhurbaşkanlığı makamının yetkileri,YÖK,seçim ve siyasi partiler kanunu gibi siyasal yaşamın kilometre taşlarını oluşturan kanunları değiştirmeye başlamasıdır.Çünkü iktidar elden gittiğinde kendiniz hep iktidarda kalacakmış gibi kurduğunuz bu sistem bumerang gibi dönüp yine onları vuracaktır.

O günler geldiğinde kürsülerde gerçekten ağlayıp "kendim ettim kendim buldum" şarkısını söyleyecek kadar ahlaki davranacak mısınız çok merak ediyorum açıkçası.

Amam bence size en uygun şarkı Müzeyyen Senar'ın sesinden dinleyeceğiniz "kimseye etmem şikayet ağlarım ben halime" olsa gerek.

Şimdiden size armağanımız olsun sayın Başbakan.

Hiç yorum yok: