11 Mayıs 2012 Cuma

Tribünde herkesin heyecanla seyrettiği bir maçı ruhsuzca seyredip, umarsızca çekirdek çitleyen biri gibi kendi hayatıma bile kayıtsızken, söylediğim sözün hükmü olur mu bilinmez ama bu uzun süreçte ne sustum ne de durmadan konuştum. Çünkü ne zaman bir şeylerden söz etsem durmadan aynı sözleri tekrarlayan bir deli gibi hissediyorum kendimi artık. İçimde biriktirdiğim bütün kızgınlıkların yönelebileceği onlarca isim varken, her şeyin sebebinin ben olduğunu idrak ettim. Yaptığım en iyi şey ders çalışmak, adını henüz duymadığınız genç şairleri okuyacak kadar şiirlere boğulmak, bırakmaya binlerce kez yemin ettiğim sigarayı arttırmak, işten çıkıp kitapçılara koşmak, ekstre mi kitapçılara olan borçlarla şişirmek ve okudukça huzur bulmasını beklediğim ruhuma daha da fazla ızdırap vermek.

Nefes almak istediğinde, nefes olması dileğinin düşüldüğü bir kitap hediyesi aldım geçtiğimiz günlerde. Evet artık nefes almak, nefes alacağım ve bunu her zerremle hissedeceğim işler yapmak ve mutlu olmak istiyorum. Üzeri siyah bir perdeyle örtülü son 10 ayımı telafi etmek ve çeyrek asırını yitirdiğim ömrümü huzurla noktalamak istiyorum.

Bu kadar çok şey isterken, bir şey öğrendim: Yalnızlık bir durum değil, bir ruh halidir. 

Hiç yorum yok: