1 Ekim 2007 Pazartesi

KEŞKE BİR GÜN TÜRKİYE MALEZYA BARİ OLSAYDI DİYECEĞİZ

Bugün Türkiye nereye gidiyor yada nereye gitmeye çalışıyor. Sorgulamak gerekir. Ülkede belirli bi çevre medyasının bir bölümü,ülkedeki aydınların bir bölümü,ülkede belirli bir süre görev yapmış siyasetçisi,bürokratı,yargı mensubu,ögretim görevlisi ve belirli başlı sivil toplum kuruluşları ülkenin malezyalaştırılması yada İranlaştırılması korkusu sarmış durumda ve ülkedeki cumhuriyet rejiminin tehlike altında olduğu söylemektedir.

Bugün için yukarıda bahsetmiş olduğumuz kurum,kuruluşlar yada kişiler Türkiye'nin bir tehlike içersinde uygarlıktan uzaklaşıp karanlık çağa dogru sürüklendiğinde hem fikirler.

Çağdaş yaşamı destekleme Derneği Başkanı Porf Türkan Saylan cumhurbaşkanlığı secimleri sırasında o meşhur Cumhuriyet Mitingleri düzenlenmesini sağlayan insanların başında gelen

Yargıtay Eski cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu meşhur 367 sayısı Türk demokrasi tarihine sokan ve bugün ise Halk tarafından % 47 oy oranıyla Hükümet görevi verilen AKP'nin yeni bir anayasa yapamaz söyleminin en güçlü taraftarı

Chp Başkanı Deniz Baykal genel seçimler öncesi ülke rejimi cumhuriyet'in tehlike altında olduğunu söyleyip cumhuriyet mitinglerinde koro halinde Baykalsız bir Chp istiyoruz söylevini kulaklarını tıkayıp Chp başında ve türkiye tarihinde ender rastlanılan iki kutuplu bir seçimde % 20 oy alıp hala kendini başarılı sayan siyasetçi

Eski Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer her fırsatta Cumhuriyet rejiminin tehlikede olduğunu söyleyip Cumhuriyet rejimini koruyacağım diye her fırsatta ülkenin üst makamlarında ipi geren ve medya tarafından güvenilirlik ve sempati duyarlılık anketlerinde en üst noktalarda kendine yer edinen

Yök Başkanı Teziç üniversitelerde türbanın girmesini ülkeyi ortaçağ mantelitesine götürüp ülkenin dindar yada dindar olmayanlar diye iki zıt kutba ayrılacağını söyleyen zat

Medya her fırsatta ülkedeki Cumhuriyet rejiminin ve aydınlık Türkiye'nin önünde karanlığın büyüdüğünü ve böyle gitmesi durumunda ülkenin malezya ve iran olması endişesi taşıyan

Bugün için ülkenin yanlış bir rotada ilerlediğini düşünen bu çevrelerin malezya yada İran oluruz çıkışlarındaki haklı yada haksızlık aramak dogru yada yanlış demek önemli değil asıl önemli bir noktayı vatandaşlarımız atlıyor.

Bugün için o sacma sapan 367 rakamları ,milyonları sokağa döküp vatandaşlarımıza ülkenin rejimi Cumhuriyeti savunmaya teşvik ettik sessiz kalan topluğu çaglayan gibi akıtma,367 rakamına ulaşılmaması için demokrasi kalesi meclise girmemek ve en önemlisi Cumhuriyet rejimini korumak için internet yoluyla bildiri yayınlamak hiçbiri ama hiçbiri etkili olamadı.

Halkın gözünde ve ispatı % 47 gibi ezici bir coğunlukla Türkiye'yi malezyalaştıracak yada İranlaştıracak partiye oylar aktı. AKP ezici bir üstünlükle tüm engellemelere karşı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü Çankaya hemde bu ülkede kamusal alanda türban yasağı olmasına ragmen kamusal alanın en üst makamına Türbanlı Fırst Leydi oturdu.

Ülke malezyalaştırılmak isteniyor iddiasını yineleyen bu çevrelerin halkın karşısına çıkıp alternatif bir çözüm önerileriyle gelseler biz bu ülkeyi 5 yılda milli geliri 10.000 dolar olacak egitim-ögretim-yargı-sosyal hukuk devleti anlayışıyla her bireyin özgürce düşünüp düşündüklerini yapmakta serbest çagdaş ve yeterli ekonomi gücüyle yaşayan topluluk halinde bir ülke vaad ediyoruz ve alternatiflerimiz bu şekilde olacak bu ülkenin bu duruma gelmesi için acil eylem planı olarak alternatif bir çözümlerimiz işte bunlardır dedilermi.

Çagdaşlık olarak gördükleri 50 yıldır ugraşıp didindikleri AB girme hayalleri son yıllarda bu umutlarıda tükendi. Çünkü AB birliği kapısındaki Türkiye'den Atatürk ilke inkilapları ve ordu için görüşlerini duyduktan sonra geri adım attılar.

Çünkü onların savunduğu Atatürkçülük sadece bu ülkede onlara rant ve güç saglayan bir oluşumdan ibaret ibaret olmayıp bu ülkede Atatürk devrim inkilapları uygulansaydı bugün ne malezyayı ne İranı konuşurduk yada Ab birliğine ihtiyaç duyan bir ülke konumunda olurduk.

Karşımızdaki en büyük tehlike alternatif çözüm üretmekten uzak ülke çıkarlarını düşünmeyen bir zumre tarafından gerçekten bir bilinmeze yol alıyoruz. Belki bir gün o begenmediğimiz Malezyayı aramak zorunda kalmayız.

21 Ekimde halk referandumu var. Cumhurbaşkanı halk tarafından secilmelimi ve bu referandum sonucu evet olacaktır. İşte medya anketlerinde en başta yer alan Eski Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer yada kaçak ve tehlikeli güreşen Sabih Kanadoğlu yada arkasından milyonları sokağa döktüğünü söyleyen Türkan saylan bu kadar kendinize güveniyorsanız halkın karşısına geçip orda mücadelenizi vermeniz gerekir.

Çalışma yapacağınız zaman ve süre cok uzun oturup tribünlerde konuşmak çok kolay sizleri sahada mücadele ederken görmek istiyoruz.

Onların götürecekleri bir Malezyaları bile yok

Hiç yorum yok: