22 Ekim 2007 Pazartesi

...........................

İsrail aynı durumda kalsaydı ne yapardı.

A)Sözün bittiği yer derdi. Hala ısrarla diyalog peşinde koşardı
B)İtidal çagrıları karşısında itidal bir tavır sergilerdi
C)İsrail olarak her bedeli ödemeye hazırım der.
D)Kuzey Irağa girer,taş üstünde taş bırakmazdı.

Pelosi Ermeni tasarısı kabulü sırasında bizler için Türkler iki gün kızar 3 gün unutur lafı bugün için bir millet için düşünülecek en vahim durumdur.

Böyle bir milletin ordusu isterse dünyanın caydırıcılık yönünden en güçlü ordusu olsun. Peşmerge agaları Talabani ve Barzani gibi çapulcuların karşısında dirayetli durmasını beklemek ahmaklıktan öte bir durumdur.

Bende kendimi gerizekalı olarak hissediyorum .Neden sorusuna gelirse Kendisinin düşmanı olarak sadece bir baş bezini düşman olarak gören bir ordu ve kendisini güçlü bir egemen devlet olarak görüp beni buna inandırıp beklentilerimi yüksek tutmama sebebiyet verip Birey olarak beni gerizekalı hissetmeme aciz bir mahlukat olarak gösterenlere ve neden olanlara yaptırım ve protestoyu vergi ödemeyerek yapacağım.

Bugünden itibaren yatırım işlemlerimi 2 eşimden dolayı hak kazanmış olduğum Danimarka Vatandaşlığı üstünden gerçekleştirip . Ayrıcalıklı Yatırımcı kimliğine bürüneceğim.

Ölümden ötesinin olmadığını görüp kendisini bir tanıyabilse neler yapacak neler ama işte sorun burda kendisini göreceği aynalar bir türlü önüne çıkartılmıyor. Puslu sisli bırakılıyor.

Bugün saldırılar bitecek herşey unutulacak birkaç zaman sonra bir bakmışız aynı acıları yaşıyoruz. Ogün geldiğinde de sözler bitecek noktaya gelinecek ama her sözler bitme noktası bizim kırmızı olarak kabul etttiğimiz çizgilerin pembeleştiğini göreceğiz.

Ermeni tasarısı bu yıl kabul edilmeyecek ya yarın ne olacak dersiniz.?

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Malum hikayedir:
"Fatih Sultan Mehmet istanbul'u fethetme plânlari yapiyordu. Daha henuz 21 yasinda bulunan hukumdar, Istanbul'un fethine girismeden once, halkini imtihan
etmek istemisti. Sabahin erken saatlerinde tebdili kiyafet ederek, Osmanli'nin bassehri olan Edirne'de carsiya cikti.

Carsinin bir tarafindan girip, alis veris yapmaya basladi. Birinci dukkâna varip birsey aldi. Ikinci bir sey istediginde dukkân sahibi vermedi. Fatih'i
tanimiyordu dukkân sahibi. Fatih Hazretleri mal oldugu halde neden vermedigini sordu.

Adam:

- "Ben sana bir sey satmakla sabah siftahimi yapmis oldum, ikinci alacagini da karsidaki dukkândan al. Cunku o henuz siftah etmemistir," dedi.

Fatih memnun olmustu. Oburune vardi, bir miktar mal aldi… Ikincisini istediginde o da vermeyip komsu dukkâna gonderdi. Boylece Hazreti Fatih koca carsiyi
bastan sona kadar dolasti… Hepsinde ayni mukabele ile karsilasmisti.

Aldiklari erzaki, medresede ilim tahsil eden talebelere gonderdi, kendisi de saraya gelip Allah'a sukur secdesine kapandi ve soyle dedi:

- "Ya Rabbi sana hamdolsun… Bana boyle birbirini dusunen millet ihsan ettin. Ben bu milletimle degil Bizans'i, dunyayi bile fethederim, dedi ve istanbul'un
Fetih planlarini hazirlamaya basladi. "
Şimdi başımızdakiler Fatih değil, peki tebaa ne durumda. Tebaa ise ASELSAN hisselerine pozisyon açılımına gitmeyi düşünüyor.