7 Nisan 2008 Pazartesi

EN KUTSAL MESLEK

Öğretmenlik, evet öğretmenlik yani en kutsal meslek olarak bilinen iş. Bende en kutsal meslek olarak görüyorum. Peki, neden en kutsal meslek öğretmenlik acaba? Bir doktor ondan daha çok okuyor, Bazen gece yarısı telefonu çalınıp hastaneye çağırılıyor, uykusunu yarıda bırakıp hastalara koşuyor. Ya bir polisi düşünün Bir polis az mı çile çekiyor? Bir Kaymakamı, Bir valiyi, bir savcıyı düşünün işi daha zor değil mi acaba diyor olabilirsiniz ama o doktoru o polisi o kaymakamı, valiyi yetiştirenler öğretmenler değil midir?
Öğretmen, en genel tanımıyla, öğrenmeye rehberlik eden kişidir. Bu süreçte öğretmenin önemli sorumlulukları, büyük fedakârlıkları vardır. Öğretme evrensel bir uğraştır. Ancak öğretme ve öğrenmenin iki değişik işlev olduğu her zaman göz önünde bulundurulmalıdır. Çünkü öğretme bir kişi tarafından gerçekleştirilirken öğrenme başka bir kişide oluşur. Çok açık ve basit gibi görülse de aslında üzerinde ciddî bir şekilde durulması gereken bir durumdur. Öğretme öğrenme sürecinin etkili olabilmesi için o iki kişi arasında çok özel bir ilişkinin kurulması gerekir. Başka bir deyişle öğretmen ve öğrenci arasında özel bir bağ kurulmalıdır. Eğer ki öğretmen öğrencileriyle doğru bir şekilde ilişki kuramıyorsa onlarla diyalog sağlayamıyorsa ne yazık ki onlara hiçbir şekilde fayda sağlayamaz.

Ben öğretmenliğin güzelliklerini de zorluklarını yaşayarak görmüş bir kişi olarak bu yazımı yazıyorum. Hakikaten bazen öyle anlar gelir ki bu 50 kişilik sınıftan tek kişi okumaz dersin. Bende bir kere öyle dedim kitabı kapatıp alın işte madem okumaya niyetiniz yok ben neden anlatıyorum demiştim. Bütün sınıf arkasına yaslanıp çiçek olmuştu. Ama o anda bile içimde büyük bir mutluluk vardı. Demek en azından hata yaptıklarını anlayacak kadar bir şeyler öğretmişim diyordum kendi kendime.
Ama biraz düşündükten sonra bunların hiç biri okumaz dedim diye kendimi suçlamıştım. Bu öğrencilerimin arasında muhakkak okumayı yürekten isteyen en azından biri vardır dedim belki kalkıp ta “öğretmenim işte o okumak isteyen kişi benim” demez, beklide diyemez ama gözlerine baktığınız zaman gözlerinde bir parlaklık göreceksiniz.

Öğretmenlik sadece maddenin tanımının ne olduğunu 2+3=5 olduğunu öğretmek değildir. Nasıl ki bir sene başında 2007 – 2008 eğitim öğretim yılı diyorsak aynı şekilde öncelikle eğitim sonra öğretim gelmeli. Önce o çocuklara sevgi denilen, saygı denilen, ahlak denilen duygular aşılanmalı. Bu duyguları aşılandıktan sonra hayata daha çok bağlanacağı için çalışmaya daha çok heveslenecektir.
Aslında öğrenciler arasında popüler olan bir söz vardır biliyorum. Her sıkıştığında “okuyup ta inek mi olalım derler” bende her seferinde aynı cevabı veririm “evet en azından okumayıp eşek olmaktan daha iyi değil midir?” bu cevap karşısında biraz şaşırırlar ama verebilecekleri bir cevap bulamazlar. Çünkü benim haklı olduğumu anlıyorlar. Öğrencilere zorla hiçbir şey öğretilmez her şey sadece ve sadece güzellikle söyleyerek anlatılabilir.

Saygıdeğer öğretmen arkadaşlarım unutmayın ki; Cumhuriyet, fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli muhafızlar ister. Yeni nesli bu nitelik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir.

Hiç yorum yok: