27 Haziran 2009 Cumartesi

YANLIZLIĞA ALIŞMALI

Bavulları hep toplu durmalı insanın…Bir gün telefonların hiç çalmayabileceği hesaplanmalı…Tül

perde arkasından misafir yolu gözlemekten vazgeçmeli…İhanetlere, terkedilmelere, bir başına

bırakılmalara hazırlıklı olmalı…Yalnızlığa alışmalı…


* * *

Çünkü “omuz omuza” günlerin vakti geçti. Dayanışma… günümüz borsasının değer kaybeden

hisse senetlerinden biri artık…Bireyin keşif çağı, geride kırık dökük yalnızlıklar bıraktı.Terörün

bile bireyselleştiği çağdayız. Zaman, birlikten kuvvet doğurma zamanı değil; zaman, tek başına

dimdik ayakta kalabilmeyi becerme zamanıdır.

* * *İşte o yüzden alışmalı yalnızlığa…Sokaklar dolusu ıssızlıkla başbaşa yaşamayı göze almalı

insan… Güvendiği dağlardaki karlara bakıp ders çıkarmalı… Hüzünlü bir şarkıyla

paylaşılan gecelerde başım dayayacak bir omuz arama huylarından vazgeçmeli… Sofrada tek

tabağa, tabakta az yemeğe alışmalı…Romanlardan yalnızlığı yücelten paragraflar asmalı evin en

görünür duvarlarına…“Yalnızlık paylaşılmaz/ Paylaşmılsa yalnızlık olmaz” dizeleriyle başlamalı

güne… Telesekretere “şu anda size cevap verebilecek kimse yok” denmeli, “… belki de hiçbir

zaman olmayacak…” Cevapsızlığa, sessizliğe ısınmalı…


* * * Oysa sessizlik haksızlığa alkıştır.Haklılığın onuru yaşatır insanı… Susmanın utancı öldürür.O

yüzden en sessiz gecelerde ”doğruydu, yaptım”la teselli bulmalı insan…Feryada komşuların

yetişmemesine, soğuk duvar diplerinde sessizce ağlaşmaya alışmalı… Kendiyle hesaplaşmaya

çalışmalı…Gece yastıkla ağlaşmaya, sabah aynayla gülüşmeye, kendiyle hüzünlenip, kendiyle

keyiflenmeye hazır olmalı…Hep başını alıp gidebilecek kadar cesur, ama hep kalıp savaşacakmış

kadar gözüpek olabilmeli…Sessizliği, sese dönüştürebilmeli…


* * *

Ve sırt çantasını her daim hazır tutmalı insan… Yollarla barışmalı… Yalnızlığa alışmalı…

CAN YÜCEL

Hiç yorum yok: