22 Haziran 2009 Pazartesi

İran'da Kadife Devrim

İran,cumhurbaşkanlığı seçimlerinden bu yana karışmış durumda.Sansürlere rağmen internet üzerinden dünyaya yayılan görüntülerden anladığım bölgemizde önemli gelişmelerin olacağıdır.

Gürcistan,Ukrayna ve Kırgızistan'da meydana gelen olaylarla mevcut iktidarlar devrilmiş,ab-abd-nato eksenli partiler demokrasi hareketleriyle iktidara taşınmıştır.Bugün iranda olan olaylar musavi yanlılarının "demokrasi hareketi" söylemini çoktan aşmış görünmektedir.

Bu bölgede olayları okumak için tarihsel süreçler ve bölgesel-küresel aktörlerin politikaları gözönüne alınmalıdır.Bu bağlamda mir hüseyin musavi reformcu olmamakla birlikte musavinin bu olaylardaki baş aktör olmasındaki en önemli neden,iran halkının kabul edebileceği bir "devrimci"yi sahneye sürmektir.(bakınız "tayyip erdoğan" örneği)

Elbetteki bu olaylar abd'deki başkanlık seçimleri sonucunda "demokrat" aday obama'nın başkanlık koltuğuna oturmasından ayrı olarak okunamaz.Neo-conlar bush döneminden itibaren tasfiye olunurken obama'nın gelmesiyle hedefteki amaçlar silahsız bir şekilde gerçekleştirilecektir.

Türkiye'de 28 şubat sürecinden bu yana olanları da bu perspektiften okuyabiliriz.17 ağustosun yarattığı sosyo-ekonomik tahribat,kasım 2000-şubat 2001 krizleri,27 nisan süreci,ergenekon operasyonu,pkk'nın siyasallaştırılması,sözde bazı medya organlarıyla başlayan demokrasi(!) söylemleri gibi içiçe geçen bu olaylar derinlemesine analiz edildiğinde domino etkisinin taşları nasıl oynattığı daha iyi anlaşılacaktır.

Burada öncelikle bakılması gereken olay 79'da şahın devrilmesiyle iran'ı kaybeden amerikanın 12 eylül sürecini başlatması ve Türkiye'nin darbe sonrası yaşadığı dönüşümle abd'nin ortadoğu politikalarında yeni saç ayağını oluşturmasıdır.

Şimdi sormamız gereken soruysa şu:"Türkiye'nin içinde yaşadığı süreçle irandaki olayları birleştirdiğimizde bu gelişmelerin bölgeye ve ülkeye sonuçları ne olur?"

Hiç yorum yok: