24 Şubat 2010 Çarşamba

İktisat ve Aşk


Bu aralar Demir Demirkan'ın yeni klip şarkısı "Aşktan Öte" acayip dilime takıldı. Var mı tabi ya aşktan öte? Aşk öyle bir şey ki sizi yorgun bile olsanız o aklınıza geldiğinde bütün yorgunluğunuz geçmesini sağlıyor, o yanınıza başka her şey unutuluyor... Kalp çarpıntıları, sevinçler, mutluluklar, hayaller... Elbette her güzel şey gibi bununda zor şeyleri var elbette. Kavgalar, kıskançlıklar, küslükler... Ne olursa olsun farklı bişey aşk ve de güzel birşey :)

İnsan bir şeye çok yoğunlaşınca o konu hakkında, algıda seçicilik gibi her şeyi ona bağlıyorsunuz. Aşktan açtık konuyu iktisattan devam edelim. İktisat derslerini alırken derslerdeki konularda çok geyik döner. Keynes, Adam Smith falan baya kulakları çınlatılır :) Geçenlerde bir arkadaşım bir mail gönderdi. Aşk ve iktisat arasında bir ilişkiden bahsediliyor. İktisat teorileriyle aşkın açıklanması. Hazırlayanın eline sağlık gerçekten.

İktisat Teorisinin Aşka Uyarlanması 1:)Borsadaki şirket bilgileri ve bilançolar her zaman açık ve net olmayabilir ama aşktaki veriler genellikle daha nettir. Yüksek kaliteli insanlara takılın. İçersinde bulunduğunuz ilişkinin değersiz olduğunu düşünüyorsanız onu derhal portföyünüzden çıkarın. Kolay ilişkiler cazip ve... baştan çıkarıcı bir imaj verebilir ama piyasayı siz kontrol etmediğiniz sürece onlardan uzak durun.
iktisat Teorisinin Aşka Uyarlanması 2:)Uzun vadeli romantik ilişkilerde, tekelci durumların getirisi daha yüksektir. Eğer aşkınızı başkalarıyla paylaşıyorsanız, eğer aşkınız için başkalarıyla rekabet etmek zorundaysanız o işten size pek hayır gelmez.


Başka bir arkadaşımda ben bu maili gönderince benim mailim daha güzel diyerek bir mail daha attı. Onun gönderdiği biraz uzun ama okumanızı tavsiye ederim. Olay gerçek mi değil mi bilmiyorum ama işte iktisatla yatıp kalınca böyle şeyler çıkıyor ortaya :)


İktisat dersleri alan varsa bilir,olabildiğine sıkıcı,hiçbir sonuca varmayan hayatımızı ve geleceğimizi salt teorisel ve düşünsel olaylara bırakan gereksiz bir ders.Birde üstüne makro,mikro,uluslararası iktisat gibi gereksiz bir yığın çeşidi var.Neyse efenim her zamanki sıkıcı iktisat derslerinden birindeydim.Tahta grafiklerle dolmuş,arz,talep,para,denge teoriler havada uçuşuyor.Bense onca kişilik anfinin içinde elimde bir kağıt kocaman BEN,SEN,ARZ,TALEP ve EKSİK İSTİHDAM kavramları içinde boğuşuyorum.Gülmeyin harbi süper bir sonuca vardım.

Onca öğrencinin içinde hoca beni görme becerisi ile takdiri şayan bir şahıs.Bir nevi Şahsına münhasır.

+Siz siyahlar içindeki siyah saçlı bayan.

Benzetmelerine ve sıfat tamlamalarına her zaman hasta olmuşumdur.

-buyrun hocam!!
+Siz söylermisiniz.Eksik istihdamın ekonomilerde uygulanışını.

isitfimi bozmadan bildiğim ne varsa anlatıyorum,pek sevgili keynes amcamızın teorisini.Doğru ya bizi 1929 ekonomik bunalımından kurtaran sevgili sam amcanın diğer bir türevi olan o şahsı nasıl anlatamam.

-Hımm hocam şöyleki idealist,klasik iktisatçılar ekonomide işsizlik yoktur derler,arz talep eşittir ve piyasa kendini görünmez bir el yardımıyla düzenlenir ama biz bunların külliyen yalan olduğunu savaş sonrası çöken ekonomilerde gördük.Keynes amcamızda devlet müdahalesi ile iç talebi artıracak,kamu harcamaları artıcak bla bla bla derken kafamda kocaman bir ampul yandı.

Kağıttaki karalamaların oncasının arasında sonuca varmıştım.Arşimed’in suyun kaldırma kuvvetini bulduğunda Evreka nidaları attığı gibi koşar adımlarla anfiden çıktım.

Tezimin adı :Aşklar ve ilişkiler eksik istihdamda da dengeye gelebilir.

Keynes okusa mezarında ters dönerdi herhalde.Neyse efenim söyle açıklayayım.

Kapitalist toplumun bize dayattığı idealist aşk ve sevgili kavramı nedir.Yakışıklı,güzel,parası olan,kariyer sahibi ve herşeyin tam işlediği mum ışığında yemekler zart zurt.Kazın ayağı öyle değil işte.Klasik iktisatçı aşkı bu.Şovalye,prenses aşkı milattan kalma.

Oysa ben Keynes’in dünyasında yaşıyorum diyorum. talep arzi istemekte ama hizla tuketmektedir, arz ise talep olmadan hayatta kalamamaktadir.Yani kapitalist toplumda ilişkiler hızla hastalıklaşıyor.İlişkileri bir zorunluluk olarak bize dayatıldığı için yaşıyoruz.Eğer aşkı yaşarken hayatın hep tam istihdamda sürdüğünü diğer bir değişle kaynakların hepsini mükemmel ölçüde kullanıldığını,mükemmel aşkın olduğu bir dünya var ve mümkün deseydim.İşte o zaman vize dönemi hayatın dibine düştüğüm gibi düşerdim ama artık demiyorum.Aşk, bazen taleplerin karşılanamaması bazen arzın az olması yada tam tersiyle aşk arzı fazlayken aşkınıza aynı talebin gösterilememesi gibi bişeydir.Ya da edebiyatın en güçlü söylemiyle Nazım Hikmetin dediği gibidir. Bir taraf hep daha fazla sevecektir. Ve sen ağzınla kuş tutsan bu kuşun kanadı niye beyaz diyecektir.

Ekonomi gibi aşkta eksik istihdamda dengeye gelir efenim.Biz sadece mükemmeli talep ettiğimiz ürünü istiyoruz ama bazen paramız gücümüz yetmediğinde aynı etkiyi gösteren ilacı almak zorunda kaldığımız gibi aşkta.Sana yetenleri alacaksın bünyeye.

Ha bide devlet müdahalesi olayı var.Keynes durgunluk içindeki enflasyonu devlet müdahalesi ve harcama ile artırırz diyor.Bunuda bağladığım yere harbiden kendimde güldüm.Efenim bence 14 şubat olsun,doğumgünü yok ilişkinin 385.günü davasına harcanan paralarda hep ilişkimize kapitalist toplumun el atması bok sürmesi.

Ben aşkı kimya ya da mantıkla açıklayamadım.Bir sosyal bilimci olarak yapabildiğimin en iyisi bu.Aşk bir arz talep ilişkisiydi,mutluluk dengesine hangi noktada ulaşacağını bilemediğim.


Sonuçta mutluluk dengesinin hangi noktasındasınız bilmiyorum ama "tam mutluluk noktası"na en yakın hatta üzerinde olmanız dileğiyle :))

Hiç yorum yok: