30 Aralık 2010 Perşembe

Cumhuriyet İçin Halkla Barışmak

Bireysel hak ve özgürlükleri tanıma noktasında kağnı hızıyla ilerleyen cumhuriyetin iki dilli yaşamı hayata geçiren taşeronlar karşında hükümet ve devlet olarak ölünün üzerine sela veren müezzin misali yayınladığı mgk bildirisi,devlet olmanın onuruna yakışmayacak bir davranış olmakla kalmamış,terör örgütü ve onun siyasal tetikçisi bdp'ye karşı devletin sahadaki üstünlüğünü kaybettirdiğinin ilanından öteye gidememiştir.

Özellikle büyükşehirlerde karşılaştığımız İngilizce anonslar/tabelalar/ilanlarla batıya şeklen öykünen "modern cumhuriyet", kendi doğusundaki insanların dillerini yasaklayan cumhursuz demokrasi anlayışıyla kendisini bir iflasa sürüklemekle kalmamış ve bu iflasın akabindeki süreçle manevi çözülmenin psikolojik eşiğine gelmiştir.

Korkularla yaşayan/varlığını buna dayandıran cumhuriyet,kendi dinamikleriyle başlatsaydı süreci,alevisiyle kürdüyle,dindarıyla barışsaydı,cemevlerini,camilerini,cemaatlerini kucaklasaydı bugün ne cemaatler devletin içine sızacak kadar güçlü,ne kürtler batının masasında meze,ne de aleviler devlet karşısındaki konumu itibariyle hilkat garibesi olacaklardı.

Güvenin insanınıza,güvenin ki insanınız başkalarının elindeki silahı dönüp de size sıkmasın,maşa olmasın maşa olmuş ellerde.Yazık etmeyin artık bu ülkeye...

Hiç yorum yok: