25 Mayıs 2011 Çarşamba

Yaşamaya Dair

İş-ev arasında geçen günlerde çalışma arkadaşlarımın tuhaf davranışları, spora alışan hayatıma başka renk gelmesi, seçim yaklaşırken adayların tutunma çabala(yama)maları, sevgilimin yoğun temposuna ayak uydurmak, ailemin sene sonu okul telaşı, yazın aniden bastırması, Fenerbahçemin şampiyonluğu...

Derin nefes al...

Hayatı yaşa, bırak kim ne yapıyorsa yapsın. Sen kendini bil ve sadece yaşa hem de doyasıya.
Yaşa iliklerine kadar...

Ve Nazım Hikmet'in kaleminden YAŞAMAYA DAİR :

Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.

Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.

Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yani ağır bastığından.

Hiç yorum yok: